YARDIMLAŞMA
Murat Türkön
Yardımseverlik,
zorda kalmışa bir el uzatmayı çok görmemektir. Özellikle İslam ve Türk
toplumlarında yardımlaşma yaygın bir değer olarak varlığını sürdürmektedir.
Toplumsal hayatta karşılaşılan engeller, yardımlaşma yoluyla anında çözülür.
Türk-İslam toplumlarında insanlar birbirlerine birçok konuda yardım ederler.
Yardıma muhtaç kişi gelen yardımı severek kabul eder ve bunun kendisinin bir
hakkı olduğunu bilir. Yardım eden kişi ise “Veren el alan elden üstündür ve
zorda kalmışa yardım etmek hayırdandır” (Hz. Muhammed) düsturuyla canı gönülden
yardım eder.
İçimizdeki iyilik duygusunun bir semeresi olan
yardımlaşma, içtimaî hayatta insanların birbiri ile kaynaşmasında harç görevi
görmektedir. Bununla birlikte yardımlaşma, kişiye dinî bir emri îfâ etmenin
huzurunu yaşatır. Yardımlaşma vesilesiyle zenginle fakir arasında sağlam
köprüler kurulur, muhabbetin artması sağlanır; kişiler arasında maddî unsurlar
sebebiyle oluşmuş uçurumlar azalır. (Koçinali,2010).
Toplumların
sağlıklı ve huzurlu bir şekilde yaşaması için yardımlaşmayı bir kural haline
getiren İslam, varlıklı ve sağlıklı kimselerin yardıma muhtaç kimselere yardım
etmesini istemektedir. Bunu Maide Suresi 2.Ayette geçen şu emirle ispat
edebiliriz: "İyilik ve (Allah'ın yasaklarından)
sakınma üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın
Allah'tan korkun; çünkü Allah'ın cezası çetindir ". İslam’a inanmış Türk toplumu olarak bunu göz ardı etmemiz mümkün
değildir. Bunun içindir ki zorda kalmışa yardım etmek bizim asli
görevlerimizden biridir.
Hz. Muhammed (s.a.v) yardımlaşma konusunun önemine şu sözleriyle dikkat
çekiyor: “Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi
için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz” (Buhârî, Îmân
7; Müslim, Îmân 71–72).
Tüm Müslümanların
kardeş olduğunu belirten şu ayetle: "Bütün mü’minler
kardeştir”
(Hucurat Suresi, 10) bu konunun önemine bir kez daha varıyoruz.
(Hucurat Suresi, 10) bu konunun önemine bir kez daha varıyoruz.
Yine peygamber
efendimiz şu sözleriyle konunun tüm ehemmiyetini özetlemiş oluyor: “Kim
Müslüman’ı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü
sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim
bir Müslüman’ın kusurunu örterse, Allah
da Kıyamet günü onun kusurunu örter” (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr).
Tarihimizde pek çok misali bulunan bu konuya Osmanlı Devleti zamanında
uygulanan “Sadaka Taşları”nı örnek verebiliriz. Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver, sadaka taşlarının yapısı ve fonksiyonunu şu
şekilde aktarıyor: "Sadaka taşı, iki metre boyunda mermer bir sütun.
Üstünde bir çukur var. Geçen asırda, yolu buraya düşenlerden hâl ve vakti
yerinde olanlar, mermerin üstündeki çukura bir miktar para bırakırmış. Derdini
kimseye açamayan hakiki bir fakir, ihtiyacı olunca oradaki parayı alır. O günkü
ihtiyacı bir kuruş mu? Yüz para mı? Onu ayırır, kalanını, kendisi gibi ihtiyacı
olanları düşünme terbiyesi icabı çukuruna kor ve meçhul sadakacıya içinin
memnunluğunu kalbinden ulaştırır ve dönermiş."
Bir zamanlar sadece İstanbul'da yüz yetmiş üç
adet sadaka taşının olduğu bilinmektedir. Sadaka taşlarının bazıları kısadır,
bazıları da bir buçuk, iki metre civarında boya sahiptir. Normal ölçülerdeki
bir insanın göz seviyesinden daha yukarıda olan bu taşlara birkaç basamakla
çıkılır. Sadaka taşlarına para bırakmak ve oradan para almak için genelde akşam
saatleri tercih edilirdi. Çünkü hem akşam karanlığı hem de sadaka taşının
yüksekliği para miktarının görülmesini engeller. (Kazıcı, 2010).
Toplumumuzda yardıma muhtaç kişilerin sayısı bir
hayli fazladır. Duyarsız kalmamalı ve onlara yardım etmeliyiz. Bir kişi bir
kişinin ihtiyacını giderse ve bu böyle sürüp gitse toplumumuzda kardeşlik
duygusu daha iyi gelişir ve toplumumuzda bir görevdeşlik oluşur. Konfüçyüs’ün
de dediği gibi “Karanlığa küfredeceğine bir mumda sen yak” düsturunu benimsemeli,
hem dinimiz emirlerine uymak, hem de atalarımızın bize öğrettiği gibi yaparak
onlara layık olmaya çalışmalıyız.
Yardımlaşma kadar, yardım edilirken takınılan
tavır ve üslup ta son derece önemlidir. Zira yanlış bir davranış, karşı tarafı
rencide edebilir. İnsan, gururuyla, yaptığı hayrın önüne geçmemelidir. Peygamber efendimizin de dediği gibi “Sağ
elin verdiğini, sol elimiz görmemelidir”. Bu çok hassas bir konudur.
Zira gururumuzla yaptığımız iyiliği başa kalkarsak ondan elde ettiğimiz
sevabında sıfıra inmesine sebep oluruz.
Osmanlı Devleti’ndeki “Sadaka Taşları”nın ne
anlama geldiğini yukarıda anlatmıştık. Bu konuya birde şu yönden bakalım: Sadaka taşlarına yardım parası koymak isteyen
bir Müslüman özellikle yatsı namazına giderken bunu yapardı. Çünkü gece
karanlığında etraf karanlık olduğu için para bırakan insan bilinmezdi. Aynı
şekilde o gün paraya gerçekten ihtiyacı olan biri gece karanlığında parayı alır
ve onuna kimse görmez ve bilinmezdi, böyle bir gizlilik söz konusuydu.
Atalarımız bu konuda da bu kadar hassas davranırdı.
Ben yardıma muhtacım başkaları bana yardım etsin
gibi tavır takınmamalıyız. Ne kadar fakir olursa olsun her insanın mutlaka bir
artı yönü vardır ve başkalarına illaki bir yardımı dokunur. Yardım deyince akla
sadece maddi anlamda yardım gelmemelidir. Her konuda yardım edilebiliriz.
Mesela yere düşen birine el uzatabiliriz, bir yaşlıyı karşıdan karşıya
geçirebiliriz, bir canlının susuzluk ihtiyacını giderebiliriz vs.
YARDIMLAŞMA KONUSUNDA BİR ETKİNLİK
Amaç: Yardımlaşma duygusunu
geliştirmek
Düzey: 10-14 yaş
İşlem
Aşağıdaki
yardımlaşma ile ilgili örnek olayı sınıfta okutunuz. Öğrencilerden de
kendilerinin başından geçen bir yardımlaşma olayını yazmalarını isteyiniz.
Örnek Olay:
GARDENYA
12 Yaşımdan bu yana, her yıl doğum günümde bana, kimin
gönderdiği belli olmayan beyaz bir gardenya gelirdi. Üzerinde ne bir not ne de
bir kart olurdu. Çaresiz bir şekilde çiçekçiyi aradığımda ise; ödemenin peşin
yapıldığını söylerlerdi. Bir süre sonra, çiçeği gönderenin kimliğini öğrenme
çabalarımdan vazgeçtim.
Yumuşacık, pembe kâğıtlara sarılmış sihirli bir görünüm
sergileyen beyaz çiçeğin baş döndüren kokusunun ve güzelliğinin tadını
çıkarmaya başladım. Fakat, hiçbir zaman da gönderenin kim olduğu üzerine
hayaller kurmaktan vazgeçmedim. En mutlu anlarım, kimliğini saklayan bu çok
tuhaf ve aynı zamanda heyecan verici harika insanin kim olduğunu düşünerek
geçti.
Annem genellikle benim bu hayallerime katkıda bulunurdu.
Bana sık sık, bu kişinin iyilik yaptığım ve teşekkürünü bu biçimde dile
getirecek biri olup olmadığını sorardı. O zaman, bisikletime binerken, küçük
çocuklarıyla alışverişten eli kolu dolu olarak evine gelen komşumuzu
anımsardım. Çünkü, her zaman o komşumuzun aldıklarını arabasından eve
taşımasına yardım eder yada çocukların yola fırlamalarını engellerdim.
Çiçekleri gönderen, belki de caddenin karsısındaki evde oturan yaşlı adamdı.
Kışın buz tutan merdivenlerden inerken düşmemesi için, posta kutusundaki
mektuplarını posta kutusundan ben alır götürürdüm evine.
Annem, gardenya konusunda hep hayal gücümü kullanmama
yardım etmiştir. Ayrıca, sadece kendisinin değil, tüm dünyanın bizi sevdiğini
hissetmemizi isterdi. Başıma gelen her sıkıntı ve acı da onun şefkat dolu
sözleri ve desteği vardı.
Fakat annemin iyileştiremeyeceği yaralar da aldım. Babam
bir kalp Krizi geçirerek hayata veda etti. Duyduğum üzüntü bir anda terk
edilmişliğe, korkuya, güvensizliğe ve öfkeye dönüşmüştü. Ertesi gün mezuniyetim
vardı ama ben bunu çoktan unutmuştum. Ama annem unutmamıştı.
O acısında bile benim çok severek aldığım ama bana bir iki
beden büyük gelen elbiseyi vücuduma göre ayarlamıştı. Yaşadığı büyük acı bile
annemin duygularımı anlamasını engellememişti.
Çocuklarının kendilerini nasıl hissettikleri her zaman onun
için çok önemli olmuştu. Bize, çirkinliklerde bile bir güzellik bulmayı
öğretmişti. Annem çocuklarının kendilerini gardenya gibi görmelerini istemişti.
Güzel, güçlü, mükemmel, sihirli ve belki de biraz gizemli bir koku ile
birlikte.
Annem, ben 22 yaşıma geldiğimde öldü ve ben annemin
ölümünden 10 gün sonra evlendim.
“- Gardenyalar o yıldan sonra gelmez oldu.”
Muhterem Duyulmuş (Tavuk Suyuna Çorba kitabından)
KAYNAKÇA
1.
Kazıcı, Z. (2010). Osmanlı’da Hayır Müesseseleri ve Sadaka Taşları, İHH Dergisi S: 35, s. 11-13.
2.
Koçinali, A. (2010). Sadaka Taşları, Tarihimiz ve Düşündürdükleri, Sızıntı Dergisi S: 381, s. 4-6.
3.http://www.os-ar.com/modules.php?name=News&file=article&sid=11540(E.T: 01.06.2012)
4.http://www.forumdas.net/kuran-i-kerim/yardimlasma-ile-ilgili-ayetler-74326/(E:T:
01.06.2012)
Yeni yazılar e-postana gelsin
1 yorum:
yorumçok güzel hazırlamışsınız ellerinize sağlık.
CevaplaDönüştürDönüştür İfadelerİfadeler